2565205263715210

Natrumin Ürünleri İade Garantilidir.

phone
Hemen Arayın2125902590

Saç Derisinde Sedef Nedir?

Nasıl Sedef Oldum?

Bilim İnsanları tam olarak nedenini açıklayamasalar da Sedef Hastalığının gelişiminin nedeninin Bağışıklık Sistemi ve Genetik olduğunu biliyoruz. Genellikle bazı nedenler Sedef hastalığının gelişimini tetikler. Sedefli hastalarda hücre duvarları anormal şekilde büyüyerek sedef lezyonlarını oluşturur. Erkek ve Kadınlarda eşit oranlarda görülür. Irklar arasında değişiklik gösterebilir. Sedef sıklıkla 15-35 yaş arası gelişir fakat her yaşta da ortaya çıkabilir. %10 – 15 Sedef hastalığı 10 yaşından önce oluşur. Sedef bulaşıcı değildir.Yani size başkalarından ya da sizden başkalarına bulaşmaz. Sedef lezyonları bulaşıcı değildir.

Sedef Nasıl Teşhis Edilir?

Sedef hastalığının teşhisi için özel kan testleri ve araçlar bulunmamaktadır. Dermatoloji Uzmanı(Deri hastalıkları üzerine uzman) genellikle düzenli kontrollerinde teşhis edebilir.

Doktor etkilenmiş deriden örnek alarak mikroskop altında test yaparak teşhis edebilir. Biyopsi sonucunda sedefli deri, egzamalı deriden daha kalın ve iltihaplı görünür. Ayrıca genetik faktörler kapsamında Ailenizde olup olmadığı da teşhis için önemlidir.

Sedef hastalığı nedir?

Sedef en önemli deri hastalıklarından biridir. Tıp dilindeki ismi psöriazis olan deri hastalığının sebebi tam olarak bilinmemektedir. Bu hastalıkta, sıklıkla saçlı deri, diz ve dirseklerde görülmekle birlikte kalçalarda, tırnaklarda veya sadece el ve ayaklarda da olabilir. Derinin üst tabakasının kalınlaşıp, büyümesiyle sedef renginde kabuklanmalar görülür. Deri birkaç günde bir kendini yenilemeye başlar. Derinin üstünde ölü hücre tabakası artmıştır. Genetik bir hastalık olan sedef özellikle 10-40 yaş gurubunda sıkça görülür. Ailesel özelliği olan bu hastalığın ebeveynlerde olması çocuklarında görülme ihtimalini artırır. Toplumun ortalama yüzde 2’sinde görülür. Bu durum hastalığın ne kadar sık görüldüğünü ortaya koyar. Genç yaşta ortaya çıkma ihtimali daha fazladır. Ailede bu hastalığın olması, sedef hastası olma eğilimini arttırır. Ayrıca sedef, mikropların neden olmadığı bir hastalık olduğundan, bulaşıcı değildir. Sedef hastalığı tedavi edilebilir bir deri hastalığıdır.

Sedef hastalığının nedenleri

Belirli bazı faktörler hastalığın hızlanmasına ve ilk atağın başlamasına neden olmaktadır. Bunların başında fiziksel ve psikolojik stresler, Ani şoklar, psikolojik bozukluklar sedefin daha da şiddetlenmesine yol açar. Aşırı güneş ışığı, alınan birtakım ilaçlar(ağrı kesiciler, hormon ilaçları, kortizon, tansiyon ilaçları),yaralanmalar, tramvalar, bazı hastalıklar (eklem romatizması, mikropların neden olduğu hastalıklar, boğaz enfeksiyonu) ve kanser gibi bazı hastalıklarda kullanılan, bağışıklık sistemini azaltan ilaçların kullanılmasıyla sedef riski artar. Sedef hastalarını daha stressiz hayat yaşaması ve aşırı ilaç kullanımından uzaklaşması gerekmektedir.

Benim Sedef Hastalığım Hangi Tip?

Sedef Hastalığı 5 çeşittir.Hastalığın tipini öğrenmek tedavide size kolaylık sağlayacaktır.

Plak Tipi Sedef

En yaygın olarak görünen Plak tipi sedef ölü derinin ince tabakalar halinde veya pul pul dökülmesine ve kırmızı plaklar oluşmasına neden olur. Plak psöriazis rahatsızlığı olan kişilerin ciltleri genellikle kurudur ve ciltlerinde çatlaklar oluşur.Bu plaklar büyük çoğunlukla saç derisinde,diz,dirsek vs. de görülür. Genellikle kaşıntılı ve acı vericidir , çatlama ve kanamaya yol açabilir..

Guttate Tipi Sedef

Guttate [GUH-tate] tipi sedef ciltte küçük kırmızı leke lezyonlarında görülür. Guttate tipi sedef sıklıkla çocukluk ve ergenlik çağlarında geçirilen bakteriyel enfeksiyonlar tarafından tetiklenir.Sedef hastalarının %10 u bu tiptedir.

İnverse Tip Sedef

İnverse Tip Sedef kolun altında,kasık, diz arkası gibi vücut kıvrımlarında kırmızı lezyonlar, olarak görünür. Pürüzsüz ve parlak görünebilir. Birçok kişide aynı anda başka sedef türü de bulunabilmektedir..

Püstüler Tipi Sedef

Püstüler Tipi Sedef kırmızı deri ile çevrili beyaz püstüller (nonenfeksiyöz irin kabarcıkları) ile beyaz kan hücrelerinden oluşur. Bu enfeksiyon değildir, ve de bulaşıcı değildir. Püstüler Tipi Sedef vücudun herhangi bir yerinde olabilir, ama eller veya ayaklar üzerinde en sık görülmektedir.

Eritrodermik Tipi Sedef

Eritrodermik [eh-Reeth-ro-der-mik] sedef vücudun en üstünde yaygın, ateşli kızarıklıklara yol açan ene şiddetli formudur. Bu şiddetli kaşıntı ve ağrıya neden ve ciltte döküntülere yol açabilir. Bu tip sedef hayatı boyunca sedef olan kişilerin yüzde 3 ünde nadir olarak görülür. Genellikle kararsız plak sedef olan kişilerde görülür.

Bu tür sedef olan kişiler acil doktora görünmelidir.Bu tür yaşamı tehdit edici olabilir..

Saç Derisinde Sedef Hastalığı

Sedef hastalığı, üstü gümüş rengi pullarla kaplı ve kırmızı leke görüntüsü oluşturan nedeni bilinmeyen bir deri hastalığıdır. Yüz dışında kollar, boyun, bacaklar, sırt ve saç derisinde sedef görülmektedir.

Kaşınma sonucunda dökülen pullar saça yapışarak daha da sinir bozucu olabilmektedir.

Saçta sedef oluşumu, daha çok saç sınır çizgileri arasında gerçekleşir ve yüz bölgesine inmez. Bu hastalık tedavi edilmezse, kalınlaşıp ve ağırlaşabilir. Bu yüzden doğru şekilde tedavi edilmesi gerekmektedir.

Saç Derisinde Oluşan Sedef Hastalığının Tedavisi

Saç derisinde oluşan sedef hastalığı, kelliğe yol açmaz ancak çok fazla saç dökülmesine neden olmaktadır. Saçlarınız seyrek ise saçınızın azaldığını fark etmeniz uzun sürmez.

Saçta oluşan sedef hastalığının tedavisi için geç kalınmamalıdır. Çünkü kaldıkça genişleyen ve büyüyen bir kabuk şeklindedir. Ve siz bu kabuğu kaşıdığınız takdirde pullanmalar saçınıza yapışır ve saç derisindeki sedefin yayılmasına neden olabilirsiniz.

Doğru tedavi yöntemiyle saçınızı da besleyebilirsiniz.

En doğru tedavi yöntemini ve saçkıran ile ilgili bilgiyi sitemizde bulabilirsiniz. Saçların dolgunluğunu arttıran ve besleyen çözümü bulabileceksiniz. Saç derisinde ki pullu ve ölü deriden kurtularak sağlıklı bir saç derisine kavuşabileceksiniz.

POLİFENOLLER Saçta Sedef Sorununa Nasıl Destek Olur?

Polifenoller ve K-Fulvate ekstraktı maddesinin içeriğinde bulunan yağ asitlerinden alfa linolenik asit ve linoleik asitte polifenoller ve çinko mineralinin sahip olduğu 5-alfa –redüktaz enzimini inhibe etme özelliğine sahiptirler.

Ağaç köklerinden elde edilen K-Fulvate ekstraktı, içerdiği doğal hormonlar, mineral maddeler, organik asitler (fulvik asit) ve amino asitler sayesinde seyreltmeden uygulanabilir organik maddeler içermektedir. Ayrıca, yine içeriğindeki organik asitler ve amino asitler,doğal hormonlar, enzimik reaksiyonlar vasıtası ile yağ parçalayıcı,aynı zamanda collagen sentezi destekleyerek dokunun tamirine yardımcı olmaktadır.Lysine vücut tarafindan yağ asitlerinin enerji kaynağı olarak kullanılmak üzere kas hücrelerine taşınmasında anahtar rol oynayan Carnitine\’in oluşturulmasında kullanılmaktadır.

Polifenollerin Saçta Sedef,Egzama Sorununa Etkileri

Egzama hastalığı ciltte meydan gelen kaşıntılı kızarıklıkların ödemli veziküllere dönüşmesi, içi sıvı dolu bu veziküllerin patlamasıyla sıvının cilt yüzeyini kurutarak çatlatması ardından derinin kabuklanarak kabukların dökülmesiyle karakterizedir.

Polifenollerin deriyi hidrate edebilme yetenekleri sayesinde derinin kuruyup çatlaması engellenir. Ayrıca polifenollerin antiinflamatuar ve antimikrobiyal etkinlikleri ile derinin enfekte olmasının önüne geçilir. Enfekte olmuş hasarlı derinin onarılaması sağlanır.

Bunlara ek olarak kollajen sentezini uyarıcı etki sayesinde hasarlı dokunun onarılmasın hız kazandırılmış olunur.

Sedef hastalığı cilt yüzeyindeki kırmızımsı renkten gümüşümsü renklere kadar giden enflamasyonlu plaklarla karakterizedir. Tedavisinde merhem, losyon yada krem formatında sunulan polifenoller inflamasyonun hücresel yayılımını durdukları yapılan çalışmalarda görülmüştür. Polifenollerin kollajen sentezini de uyarmalarıyla cilt dokusunda oluşmuş tahribat onarılmış olur.

Özetle polifenol içerikli ürünlerle sedef hastalığını kontrol altında tutmak mümkündür.

Ayrıca içerisinde bulunan 19 çeşit bitkisel yağ sayesinde saç derisinin beslenmesine, nemlenmesine ve saç derisi problemlerinin çözümüne yardımcıdır.Alopesi areata denilen halk arasında saç kıran hastalığı olarak bilinen rahatsızlık saç diplerinde bağışıklık sistemi hücrelerinin bir nedenden dolayı kendi hücrelerine savaş açıp bunun sonucundada kıl kökleri etrafında bulunan lenfosit hücrelerinin sitokin kimyasal ajanını salgılamasıyla saç derisinde belli bir bölgede saç dökülmesine sebep olur. Polifenollerin sitokin hormonunu regüle etme özellikleri sayesinde bu rahatsızlığın önüne geçilir. Bununla birlikte K-Fulvate ekstraktı maddesinin saç derisinde görülebilen sedef, egzama, seboreik dermatit, pruritus, aknetik keratoz gibi rahatsızlıkları giderdikleri araştırmalarca kanıtlanmıştır.K-Fulvate ekstraktı çok güçlü şelatlama etkisine sahiptir. Şelatlama kabiliyetleriyle tektirler. Bu sayede sağlıklı cildi destekleyen minerallerin hücre veya organizma tarafından kolayca absorbe olmasını sağlarlar. Toksik ağır metalleri cilt yüzeyinden uzaklaştırırlar.

Bilinen en güçlü doğal elektrolitler olan K-Fulvate ekstraktı dakikalar içinde toksinleri nötralize eder ve zarar görmüş hücrelerde elektrik dengesini yeniden yapılandırır.

Hücre permeabilitelerinde artışa sebep olarak hücrelerin ve dokuların madde alışverişini hızlandırır.

Kakao- çikolata ve K-Fulvate ekstraktı içeriğinde bulunan polifenollerin sitokin üretimini regüle etmeleri sebebiyle bu rahatsızlığın önüne geçtikleri gözlenmektedir.İnsan saçı sürekli ve siklik olarak (anagen) büyür. Saç siklusunu gelişme dönemi büyümenin durması (katagen) ve istirahat dönemi oluşturur. Saçın büyümesi normalde randomize ve non-senkronizedir. Ancak postpartum dönemde ve sistemik hastalıklarda olduğu gibi bazı fizyolojik durumlarda kıl siklusu senkronize olur. Senkronizasyon büyümenin durduğu (katagen) dönemde olursa, katogen ve telogen dönemin toplamı kadar bir dökülme dönemi olur. Aslında bu durumda saçlar hızla çekilmedikçe bir dökülme olmaz. Fizyolojik olarak dökülmenin başlangıcı yeni bir anagen siklusta, yani kıl, foliküler kanala girmeye başladığında gerçekleşir. Bu özelliği gösteren saçlar bütün saçların %10’udur. Büyümenin durması, hücre bölünmesinin durmasıyla başlar.

Saçların büyümesinin anagen fazdaki bir artışla önlenebileceği düşünülmektedir. Anagen faz saçların büyüme fazıdır. Uzmanlar saç büyümesinin damarların genişlemesi ve kanlanmanın o bölgede artmasıyla sağlanabileceğini düşünmektedir.Kakao- çikolata ve K-Fulvate ekstraktı içeriğinde bulunan polifenollerin, vazodilatasyonu arttırması sebebiyle söz konusu bölgede aşırı bir kanlanma olur. Bu sebeple saç büyümesi fazının artmasına etki edebilir.

Kakao- çikolata ve K-Fulvate ekstraktı içeriğinde bulunan polifenollerin yüzeysel deri mukoza lezyonları için faydalı organik moleküllerdir. Deri bariyerini arttırıp, stratum korneumu hidrate ederler. Saç derisindeki herhangi bir hastalık sebebiyle oluşmuş irritasyon sonrası inflamasyonu anti inflamatuvar etkileri sayesinde tedavi ederler. Ayrıca antiviral, antibakteriyel, antimikrobiyal etkileri vardır.

Kakao- çikolata ve K-Fulvate ekstraktı içeriğinde bulunan polifenolleri, fibroblast proliferasyonunu aktive ederek doku iyileşmesinde reepitelizasyonu hızlandırırlar.

Yapılan araştırmalara göre Kakao- çikolata ve K-Fulvate ekstraktı içeriğinde bulunan çinko mineralinin saç dökülmesinde rol oynayan 5-alfa-redüktaz enzimi üzerinde inhibe edici etkisi bulunmaktadır. Buna ek olarak şampuan formatlı bu ürünün  içerisinde bulunan bitkisel yağların sahip olduğu yağ asitlerinin örneğin; alfa linolenik asit, linoleik asit v.b. 5-alfa redüktaz enziminin aktivitesini kısıtlayıcı etkileride şampuanın etkisini güçlendirmektedir. Sedef hastalığının tedavi etmek için hiçbir şekilde kimyasal içeren ürünler kullanmayınız.

Referanslar

Structure-Activity Relationships for Inhibition of Human 5 Alpha-reductases by Polyphenols. Hiipakka RA, Zhang HZ, Dai W, et al.; Biochemical Pharmacology: 2002 Mar 15; 63(6); 1165-76.

Structure–antioxidant activity relationships of flavonoids and phenolic acids, Free. Radical Biol. Med., 20: 933-56. Robards, 1999.

“Medical Aspects and Applications of Humic Substances”. Regarding the Antiviral Activity of Humic. Substances. Prof. Dr. Renate Klöcking.

Natrumin-Shampoo Dermatological test on humans in 2009 by Dr.med. Werner Voss. DERMATEST GmbH, Engelstraße 37, 48143 Münster,

Bu site Adım Web Hizmetleri tarafından geliştirilmiştir.